Amerika’da günlük hayatta sıkça kullanılan 100 temel ifadeyi ve okunuşlarını aşağıda bulabilirsin. Amerikan İngilizcesinde bazı kelimeler ve ifadeler İngiltere İngilizcesinden farklı olabilir.
1. Selamlaşma ve Vedalaşma (Greetings & Farewells)
- Hello! – (həˈloʊ) – Merhaba!
- Hi! – (haɪ) – Selam!
- Hey! – (heɪ) – Selam!
- Good morning! – (ɡʊd ˈmɔrnɪŋ) – Günaydın!
- Good afternoon! – (ɡʊd ˌæftərˈnun) – Tünaydın!
- Good evening! – (ɡʊd ˈivnɪŋ) – İyi akşamlar!
- How are you? – (haʊ ɑr ju?) – Nasılsın?
- I’m fine, thanks. – (aɪm faɪn, θæŋks) – İyiyim, teşekkürler.
- Nice to meet you! – (naɪs tə mit ju) – Tanıştığıma memnun oldum!
- Goodbye! – (ɡʊdˈbaɪ) – Hoşça kal!
- See you later! – (si ju ˈleɪtər) – Sonra görüşürüz!
- Take care! – (teɪk kɛr) – Kendine iyi bak!
2. Günlük Konuşmalar (Small Talk & Everyday Conversations)
- What’s up? – (wʌts ʌp?) – Ne haber?
- Not much, you? – (nɑt mʌtʃ, ju?) – Pek bir şey yok, ya sende?
- How’s it going? – (haʊz ɪt ˈɡoʊɪŋ?) – Nasıl gidiyor?
- Pretty good. – (ˈprɪti ɡʊd) – Oldukça iyi.
- What do you do? – (wʌt du ju du?) – Ne iş yapıyorsun?
- Where are you from? – (wɛr ɑr ju frʌm?) – Nerelisin?
- I’m from Turkey. – (aɪm frʌm ˈtɜrki) – Türkiye’denim.
- How old are you? – (haʊ oʊld ɑr ju?) – Kaç yaşındasın?
- I’m 30 years old. – (aɪm ˈθɜrti jɪrz oʊld) – 30 yaşındayım.
- Do you speak English? – (du ju spik ˈɪŋɡlɪʃ?) – İngilizce konuşuyor musun?
3. Yiyecek ve İçecek (Food & Drinks)
- I’m hungry. – (aɪm ˈhʌŋɡri) – Açım.
- I’m thirsty. – (aɪm ˈθɜrsti) – Susadım.
- Can I see the menu? – (kæn aɪ si ðə ˈmɛnju?) – Menüyü görebilir miyim?
- I’d like a burger, please. – (aɪd laɪk ə ˈbɜrɡər, pliz) – Bir burger alabilir miyim lütfen?
- Could I have some water? – (kʊd aɪ hæv sʌm ˈwɑtər?) – Biraz su alabilir miyim?
- This is delicious! – (ðɪs ɪz dɪˈlɪʃəs!) – Bu çok lezzetli!
- Check, please. – (tʃɛk, pliz) – Hesap lütfen.
4. Ulaşım (Transportation)
- Where is the nearest subway station? – (wɛr ɪz ðə ˈnɪərɪst ˈsʌbweɪ ˈsteɪʃən?) – En yakın metro istasyonu nerede?
- How do I get to Times Square? – (haʊ du aɪ ɡɛt tu taɪmz skwɛr?) – Times Square’e nasıl giderim?
- I need a taxi. – (aɪ nid ə ˈtæksi) – Bir taksiye ihtiyacım var.
- How much is the fare? – (haʊ mʌtʃ ɪz ðə fɛr?) – Ücret ne kadar?
5. Alışveriş (Shopping)
- How much is this? – (haʊ mʌtʃ ɪz ðɪs?) – Bu ne kadar?
- Do you accept credit cards? – (du ju əkˈsɛpt ˈkrɛdɪt kɑrdz?) – Kredi kartı kabul ediyor musunuz?
- Can I try this on? – (kæn aɪ traɪ ðɪs ɑn?) – Bunu deneyebilir miyim?
6. Acil Durumlar (Emergencies)
- Help! – (hɛlp!) – Yardım edin!
- Call an ambulance! – (kɔl ən ˈæmbjələns!) – Ambulans çağırın!
- I need a doctor. – (aɪ nid ə ˈdɑktər.) – Bir doktora ihtiyacım var.
- Where is the hospital? – (wɛr ɪz ðə ˈhɑspɪtəl?) – Hastane nerede?
- Call the police! – (kɔl ðə pəˈlis!) – Polisi çağırın!
7. Özel Günler (Special Occasions)
- Happy Birthday! – (ˈhæpi ˈbɜrθdeɪ!) – Doğum günün kutlu olsun!
- Merry Christmas! – (ˈmɛri ˈkrɪsməs!) – Mutlu Noeller!
- Happy New Year! – (ˈhæpi nu jɪr!) – Mutlu yıllar!
- Good luck! – (ɡʊd lʌk!) – İyi şanslar!
8. Yön Tarifi ve Lokasyon (Directions & Locations)
- Where is the nearest bank? – (wɛr ɪz ðə ˈnɪərɪst bæŋk?) – En yakın banka nerede?
- Is it far from here? – (ɪz ɪt fɑr frəm hɪər?) – Buradan uzak mı?
- Turn left. – (tɜrn lɛft) – Sola dönün.
- Turn right. – (tɜrn raɪt) – Sağa dönün.
- Go straight. – (ɡoʊ streɪt) – Düz gidin.
- It’s on the left/right. – (ɪts ɒn ðə lɛft/raɪt) – Solda/sağda.
- How do I get to the airport? – (haʊ du aɪ ɡɛt tu ði ˈɛrˌpɔrt?) – Havaalanına nasıl giderim?
- Is this the right way? – (ɪz ðɪs ðə raɪt weɪ?) – Burası doğru yol mu?
- I’m lost. – (aɪm lɒst) – Kayboldum.
- Can you show me on the map? – (kæn ju ʃoʊ mi ɒn ðə mæp?) – Haritada bana gösterebilir misiniz?
9. Zaman (Time)
- What time is it? – (wʌt taɪm ɪz ɪt?) – Saat kaç?
- It’s 3 o’clock. – (ɪts θri əˈklɒk) – Saat üç.
- In the morning. – (ɪn ðə ˈmɔrnɪŋ) – Sabah.
- In the afternoon. – (ɪn ði ˌæftərˈnun) – Öğleden sonra.
- In the evening. – (ɪn ði ˈivnɪŋ) – Akşam.
- What day is it today? – (wʌt deɪ ɪz ɪt təˈdeɪ?) – Bugün günlerden ne?
- Today is Monday. – (təˈdeɪ ɪz ˈmʌndeɪ) – Bugün Pazartesi.
- Tomorrow. – (təˈmɑroʊ) – Yarın.
- Yesterday. – (ˈjɛstərˌdeɪ) – Dün.
- Next week. – (nɛkst wiːk) – Gelecek hafta.
10. Yardım İstemek (Asking for Help)
- Can you help me? – (kæn ju hɛlp mi?) – Yardım eder misiniz?
- I don’t understand. – (aɪ dəʊnt ˌʌndərˈstænd) – Anlamıyorum.
- Could you say that again? – (kʊd ju seɪ ðæt əˈɡɛn?) – Bunu tekrar söyleyebilir misiniz?
- Please speak slowly. – (pliz spiːk ˈsloʊli) – Lütfen yavaş konuşun.
- What does this mean? – (wʌt dʌz ðɪs miːn?) – Bu ne anlama geliyor?
- I need some assistance. – (aɪ nid sʌm əˈsɪstəns) – Biraz yardıma ihtiyacım var.
- Can you show me where it is? – (kæn ju ʃoʊ mi wɛr ɪt ɪz?) – Buranın yerini gösterebilir misiniz?
- Can you give me directions? – (kæn ju ɡɪv mi dəˈrɛkʃənz?) – Bana yol tarifi verebilir misiniz?
- I’m looking for this address. – (aɪm ˈlʊkɪŋ fɔr ðɪs əˈdrɛs) – Bu adresi arıyorum.
- Is it far from here? – (ɪz ɪt fɑr frəm hɪər?) – Buradan uzak mı?
11. Sosyal İlişkiler (Social Interactions)
- How was your day? – (haʊ wəz jɔr deɪ?) – Günün nasıl geçti?
- What’s your name? – (wʌts jɔr neɪm?) – Adın ne?
- My name is … – (maɪ neɪm ɪz …) – Benim adım …
- Where are you from? – (wɛr ɑr ju frəm?) – Nerelisin?
- I’m from America. – (aɪm frəm əˈmɛrɪkə) – Amerika’danım.
- Do you have a family? – (du ju hæv ə ˈfæmɪli?) – Ailen var mı?
- I have two brothers. – (aɪ hæv tuː ˈbrʌðərz) – İki erkek kardeşim var.
- I’m married. – (aɪm ˈmærid) – Evliyim.
- I’m single. – (aɪm ˈsɪŋɡəl) – Bekarım.
- I have a pet. – (aɪ hæv ə pɛt) – Bir evcil hayvanım var.
12. İtiraz Etme ve Karşı Çıkma (Disagreeing & Refusing)
- I don’t agree. – (aɪ dəʊnt əˈɡriː) – Katılmıyorum.
- That’s not true. – (ðæts nɒt truː) – Bu doğru değil.
- I don’t think so. – (aɪ dəʊnt θɪŋk soʊ) – Sanmıyorum.
- I’m not sure. – (aɪm nɒt ʃʊr) – Emin değilim.
- Sorry, I can’t. – (ˈsɔri, aɪ kænt) – Üzgünüm, yapamam.
- I’d rather not. – (aɪd ˈræðər nɒt) – Tercih etmem.
- That’s impossible. – (ðæts ɪmˈpɑsəbl) – Bu imkansız.
13. İyilik ve Teşekkür Etme (Politeness & Gratitude)
- Please. – (pliz) – Lütfen.
- Thank you. – (ˈθæŋk ju) – Teşekkür ederim.
- You’re welcome. – (jʊər ˈwɛlkəm) – Rica ederim.
- Excuse me. – (ɪkˈskjuːz mi) – Affedersiniz.
- Sorry. – (ˈsɔri) – Özür dilerim.
- No problem. – (noʊ ˈprɒbləm) – Sorun değil.
- I appreciate it. – (aɪ əˈpriːʃieɪt ɪt) – Takdir ediyorum.
- Enjoy your meal! – (ɪnˈdʒɔɪ jɔr miːl) – Afiyet olsun!
Beşiktaş merkezli tercüme büromuz ve tecrübeli yeminli tercüman kadromuzla çevirilerinizi en hızlı şekilde teslim ediyoruz. İletişim, bilgi ve çeviri fiyatlandırma için dosyanızı bize iletebilirsiniz: istanbul@tercumex.com.tr
#tercümebüroları #güvenilir #tercüme #çeviri #yeminlitercüman #vizeçevirisi #vizeevrakı #gereklibelgeler #çeviribürosu #ingilizcetercüme #ingilizceçeviri #noteronaylıçeviri #notertasdikli #apostil #ticaretsicil #belgeçevirisi #makaleçevirisi #yeminlitercüme